Batılı şirketler Kazakistan'da kleptokrasiyi nasıl besledi?
23 Kasım 2024Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu'nun (ICIJ) yeni araştırması Caspian Cabals, ABD'li Chevron, ExxonMobil, İtalyan Eni ve ve İngiltere-Hollanda ortaklığındaki Shell gibi petrol devlerinin, Kazakistan'ın devasa Tengiz petrol sahasında kârlı anlaşmalara imza atarken, bu anlaşmaların otoriter rejimleri ve küresel kleptokrasiyi besleyen karanlık bir ağ oluşturduğunu ortaya çıkardı. Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını kendi statüleri ve kişisel çıkarları için kullanması anlamına geliyor.
2012 yılında Londra'nın banliyölerinden Farnborough'da bir araya gelen Batılı petrol devlerinin gözleri, Batı Kazakistan'daki Tengiz petrol sahasından çıkacak servetle kamaştı. Hazar Denizi'nin kuzeyindeki bir çölün altında yer alan ve Paris'in dört katı büyüklüğündeki bu saha, dünyanın en büyük petrol rezervlerinden birini barındırıyordu. Ancak bu zenginlik, yalnızca sert iklim koşullarının değil, karmaşık politikaların ve karanlık iş bağlantılarının da gölgesindeydi.
Petrol devlerinin, sahayı geliştirmek için sahip oldukları 40 yıllık özel haklarında zaman akıp gidiyordu. Hem petrolü çıkarmak hem de Tengiz'den 939 mil uzunluğundaki Hazar Boru Hattı'na taşıyacak altyapıyı inşa etmek için 21 yılları kalmıştı; petrol burada Rusya üzerinden dünya pazarlarına ihraç edilecekti. Kazak hükümeti ile ABD'li şirket Chevron arasında Tengizchevroil Ortak Girişimini kuran anlaşma 6 Nisan 1993'te imzalandı. Ancak bu hem çevresel riskleri hem de siyasi hesapları beraberinde getiriyordu. Bölge, nesli tükenmekte olan hayvan türleri için bir sığınak olmasının yanı sıra Kazakistan'ın Rusya ile derin tarihsel bağlarının etkisindeydi.
TenizService "iyi ilişkileriyle" devreye girdi
Petrol şirketleri, TenizService adlı az bilinen bir Kazak firmasının temsilcilerinin, boru hattıyla Rusya'daki en yakın deniz limanına gönderilebilecek, hacmi neredeyse iki katına çıkararak petrolün çıkarılmasını hızlandıracak bir taşıma yolu ve boşaltma tesisi inşa etme fikrini dinledi. 2009 yılında Chevron ve ortakları benzer bir fikri güvenlik ve çevresel riskler nedeniyle reddetmişlerdi.
Bu devasa altyapı projesi imkânsız görünüyordu: Karayla çevrili olan Hazar Denizi kışın geçit vermiyordu ve petrol rezervuarı en yakın kullanılabilir limandan yaklaşık bin mil uzaktaydı. Yüzer iskelelerin inşa edilmesi, yolların asfaltlanması, römorkörlerden mavnalara kadar gemileri barındırabilecek 43 millik bir deniz kanalının taranması gerekecekti.
Onay süreci son derece karmaşıktı ve yerel su yetkililerinden Ulaştırma Bakanlığı'na kadar 46 Kazak kurumundan en az 170 yetkilinin imzasını gerektiriyordu.
Bu korkutucu engeller, tek teklif sahibi olarak ihaleyi alan TenizService'i yıldırmadı. Şirket, fotoğraflar, haritalar ve şematik çizimlerden oluşan 52 slaytlık bir sunumda, hükümetle "iyi ilişkilerini" gerekçe göstererek birkaç ay içinde inşaat izni almanın bir yolunu önerdi.
Toplam 2,5 milyar dolar ödendi
Büyük yasal engellere rağmen, 1,06 milyar dolar maliyetli boşaltma tesisi inşa etme projesi bir ay içinde ön çalışmalarla ilerledi. Chevron, Exxon Mobil Corp ve diğer iki ortak, TenizService'e ihalesiz sözleşmenin gerçek maliyetinin yaklaşık 1,5 milyar dolar üzerinde, toplam 2,5 milyar dolar ödeyecek bir anlaşmayı onayladı.
Batılı petrol devlerini yıllardır engelleyen basamakları aşan az bilinen Kazak firması TenizService, 2010 sonlarına kadar kısmen "Petrol Prensine" aitti: Timur Kulibayev, Kazakistan'ın o dönemki Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in milyarder damadı. Sözleşme imzalandığında şirket bir iş ortağının elindeydi ve kısa süre sonra Kulibayev'in büyük bir hisseye sahip olduğu Halyk Bank'tan mali can simidi alacaktı.
Mayıs 1997'den 2011 sonuna dek petrol, gaz ve madencilikle ilgili devlet kurumlarında üst düzey görevlerde bulunan Kulibayev, petrol zengini Kazakistan'ı yaklaşık 30 yıl boyunca yöneten kayınpederi Nursultan Nazarbayev aracılığıyla petrol gücünün kumandasına erişime sahipti. Bu güç, petrol şirketlerine, Nazarbayev'e ve nihayetinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e fayda sağlayabilirdi.
Chevron, Exxon ve diğer Batılı petrol devleri, sözleşmelerin siyasi nüfuz sahibi aktörlere uygunsuz ödemeler içerdiği şeklinde görünebileceğine dair iç uyarılara rağmen, Timur Kulibayev ile bağlantılı şirketlerle mali işlemleri onayladı.
Tengiz petrol sahasını işletmek üzere kurulan Tengizchevroil sözcüsü Haymish Paulse, ICIJ'in bulgularını gözden geçirdiklerini söyledi ancak sözleşmeler ve Kulibayev'in herhangi bir rolü olup olmadığına dair soruları yanıtlamayı reddetti: "(Tengizchevroil) yasalara uygun bir şirket olup, uyum ve iş ahlakı konusunda sıkı politikalar ve prosedürler uygular" dedi.
TenizService, Chevron ve Exxon, TenizService'nin hisse sahipleri, Kulibayev veya Halyk Bank ile olan bağlantıları, proje izinleri veya projeyle ilgili büyük maliyet artışlarıyla ilgili soruları yanıtlamadı.
Chevron'un kıdemli medya danışmanı Sally Jones, şirketin etik iş uygulamalarına bağlılığını vurgulayan yazılı bir açıklama yaptı.
Kazakistan veya Rusya hükümetleri, ICIJ'in yorum taleplerine yanıt vermezken 2016'da BG'yi devralan Shell'in bir sözcüsü, şirketin hiçbir şekilde rüşveti tolere etmediğini söyledi. Eni sözcüsü ise "En yüksek şeffaflık, etik davranış ve çevresel sorumluluk standartlarını sürdürmeye kararlıyız" dedi.
On binlerce belge incelendi
Kulibayev'in TenizService ile olan bağlantıları, Hazar Denizi bölgesindeki kritik boru hattı ve bu hattı besleyen Kazak petrol sahalarının yükselişini inceleyen Caspian Cabals adlı araştırmanın bir parçası. ICIJ'in DW Türkçe'nin de aralarında olduğu 26 medya ortağıyla yürüttüğü iki yıllık bu soruşturma, on binlerce gizli e-posta, şirket sunumları, petrol endüstrisi kayıtları, denetim raporları, mahkeme belgeleri ve düzenleyici başvuruların yanı sıra yüzlerce röportaja -eski şirket çalışanları ve içerden isimler dahil- dayanıyor.
Caspian Cabals, Batılı petrol şirketlerinin paralarının Kazakistan'daki antidemokratik aktörleri nasıl güçlendirdiğini, Putin rejimini nasıl desteklediğini ve bölgesel elitleri nasıl zenginleştirdiğini ortaya koyuyor.
Araştırmaya göre Chevron liderliğindeki Batılı şirketler, şişirildiği iddia edilen bütçelere, hileli tekliflere ve işi yapmayan taşeronlara yapılan ödemelere imza atarken kârlılığı ön planda tuttular. ICIJ, Rusya ve Kazakistan’daki CPC yüklenicilerinin sözleşme değişiklikleri yoluyla milyonlarca dolarlık harcamalar yaptığını, boru kaynaklarındaki kusurlar gibi kalitesiz işler gerçekleştirdiğini ve en az bir durumda sahte bir alt yükleniciye ödeme yaptığını ortaya çıkardı. Bir vakada, büyük bir CPC yüklenicisine, Rusya'nın güneyindeki yeni bir pompa istasyonuna ,elektrik hatları inşa etmek de dahil olmak üzere, hiçbir zaman gerçekleşmeyen işler için 48 milyon dolarlık bir avans ödemesine onay verdiler.
Batılı petrol şirketlerinin CPC'deki Rus ortağı olan Rus devlet boru hattı şirketi Transneft, 2020 yılında boru hattının kontrolünü ele geçirmek için bir güç gösterisi düzenledi ve Batı'nın operasyonlar üzerindeki etkisini etkili bir şekilde ortadan kaldırdı. Bunun ardından Transneft'in bir yan kuruluşu aylık 1 milyon dolar değerinde önemli bir CPC sözleşmesi aldı ve Rus araştırma grubu Proekt ve Yolsuzlukla Mücadele Vakfı (ACF) tarafından incelenen belgelere göre Putin'in sarayı olduğu belirtilen "Cape Idokopas”ın sahibi olan şirkete gayrimenkul kirası olarak en az 18.9 milyon dolar ödedi.
Çevresel zarar için 98,7 milyon dolar ceza
CPC 2021'deki petrol sızıntısının ciddiyetini küçümseyerek kayıp petrol miktarını önemli ölçüde düşük gösterdi. Konsorsiyum sonuçta bir Rus mahkemesinde görülen davayı kaybetti ve çevreye verdiği zarar için 98,7 milyon dolar ceza ödedi.
ICIJ'in araştırmasına göre Putin, Hazar Boru Hattı'nı Batı'ya karşı bir silah olarak kullanırken Batılı tüketiciler ve petrol şirketleri Hazar bölgesine giderek daha bağımlı hale geliyor. On yıllardır ABD dış politikası ve güçlü lobiciler, kaynak zengini Kazakistan'ın ABD'yi Ortadoğu petrolüne bağımlılıktan kurtaracağı, aynı zamanda Orta Asya ülkesini Rusya'nın etkisinden uzaklaştırarak bölgedeki demokrasiyi genişleteceği fikrini destekledi.
Ancak Hazar projeleri, bunun yerine Rusya'nın bölgedeki nüfuzunu daha da artırdı ve Kazakistan'a ciddi çevresel maliyetler getirerek yerel halk arasında hoşnutsuzluk, öfke ve hayal kırıklığına yol açtı.
Hazar Denizi'nin çevresel korunmasında uzmanlaşmış bir savunuculuk grubu olan Crude Accountability'nin yönetici direktörü Kate Watters, "Batı Kazakistan'daki fosil yakıt gelişimi, hem çevresel sağlık etkileri hem de doğa tahribatı açısından yerel topluluklar için yıkıcı oldu" diyor ve ekliyor: "Şirketlerin ve uluslararası finans kuruluşlarının çevresel ve sosyal standartlara uyulduğu iddialarına rağmen, çocuklar, petrol ve gaz gelişiminin gölgesinde büyüdü ve bunun bedelini sağlıklarıyla ödediler."
Orta Asya'da ifade özgürlüğü, demokrasi ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda çalışan Freedom for Eurasia'nın kurucusu Leila Nazgul Seiitbek, sorumluluğun bir kısmını Kulibayev'e yüklüyor. Freedom for Eurasia, Kulibayev'i araştırdı ve ABD'den yolsuzluk iddiaları nedeniyle ona yaptırım uygulanmasını talep etti. "Siyasi kleptokratik elitlerin çıkarlarının olduğu projelerde nadiren birileri sorumluluk üstlenir" diyen Seiitbek "Elbette, Kulibayev'in bir projede çıkarı olması cezasızlığı sağlamada rol oynar. Onun katıldığı projeler genellikle sivil denetime veya emniyet birimlerinin kontrolüne açık değil" diye devam ediyor.
Kulibayev, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu'nun (ICIJ) röportaj taleplerini reddetti.
Kulibayev'in avukatı: Servetini iş zekasına borçlu
Timur Kulibayev'in Birleşik Krallık merkezli hukuk ve iletişim firması Schillings, Kulibayev'in kendi iş alanları ve kanıtlanmış bir ticari geçmişi olan bağımsız ve zengin bir iş insanı ve yatırımcı olduğunu söyledi.
ICIJ'nin avukatlarına gönderilen 39 sayfalık mektupta Schillings, Kulibayev'in 2010 yılına kadar TenizService'de dolaylı bir azınlık hissesine sahip olduğunu kabul etti ancak dev altyapı sözleşmesinin iki yıl sonra verildiği dönemde şirkette herhangi bir payının olmadığını ifade etti.
"Kulibayev, Kazakistan'daki petrol endüstrisinde hiçbir zaman tekel sahibi olmadı" diyen hukuk firması, "Sektördeki önemli rolleri nedeniyle etkiliydi ancak kesinlikle sektörü kontrol etmiyordu" açıklamasını yaptı.
Schillings, Kulibayev ve eşi Dinara Kulibayeva'nın muazzam servetini, Kazakistan'ın eski Cumhurbaşkanı olan babasına veya hükümet ve sanayinin en üst düzey erişimlerine değil, iş zekâlarına borçlu olduklarını savundu.
"Paralarını devlet desteği almadan kazandılar" diyen Schillings, "Kulibayev, Kazakistan'daki petrol ve gaz endüstrisiyle bağlantılı olarak ya da başka bir şekilde hiçbir zaman rüşvet veya yolsuzluğa karışmamış veya kendisi adına hareket etmesi için vekiller görevlendirmemiştir" ifadelerini kullandı.
Timur Kulibayev 1966 yılında eski Sovyetler Birliği'nde bir Komünist Parti liderinin oğlu olarak dünyaya geldi. Batı Kazakistan'da yer alan bir petrol şehrinde büyüyen Kulibayev, Rusya'nın en prestijli üniversitelerinden birinde ekonomi eğitimi aldı. Moskova'da, Kazakistan'ın gelecekteki Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in ortanca kızıyla aynı sosyal çevrede yer aldı. Evlilikleri, Kazak Yüksek Sovyeti'nin 1990 yılında Nazarbayev'i ülkenin ilk cumhurbaşkanı olarak seçtiği ve bu görevi 29 yıl boyunca sürdüreceği döneme rastlıyor.
2007'de milyarderler listesine girdi
Kulibayev'in Kazak elitleriyle kurduğu bağlantılar, Orta Asya ülkesinin ekonomisini Batı yatırımlarına açtığı dönemde, devlete ait bir dizi önemli enerji şirketi ve ticaret birliğinde yükselmesini sağladı. Zamanla Kulibayev, Kazakistan'ın en büyük bankası haline gelecek olan Halyk Bank da dahil olmak üzere, bir zamanlar devlete ait olan özel şirketlerde hisse sahibi oldu. "Petrol prensi" olarak bilinen Kulibayev, eşi Dinara Kulibayeva ile birlikte petrol ve gaz endüstrisinin yanı sıra bankacılık, altın ve telekomünikasyon alanlarındaki yatırımları sonucunda 2007 yılında Forbes'un milyarderler listesine girdi.
Schillings, "Kazak yasaları kamu görevlilerinin dışarıda ticari çıkarları olmasına izin veriyor, dolayısıyla Sayın Kulibayev'in faaliyetlerinde uygunsuz ya da yasadışı hiçbir şey yok" dedi.
ICIJ ortağı L'Espresso tarafından paylaşılan belgelere göre, 2017 yılında İtalya'da görülen bir yolsuzluk davasında, iş insanı Agostino Bianchi, kamu ihalelerini alabilmek için aralarında Kulibayev'in de yer aldığı üç Kazak yetkiliye rüşvet vermekten suçlu bulundu. Bu ihaleler, Bianchi'ye 7 milyon dolar kazandırmıştı. Milano yakınlarındaki Monza'da bir yargıç bu yasa dışı kazanca el koydu. İş insanı 16 ay hapis cezası aldı ancak cezası ertelendi. Kulibayev hakkında ise herhangi bir suçlama yapılmadı. Avukatları, Kulibayev'in bu davadan haberi olmadığını söyledi.
Bugün 58 yaşındaki Kulibayev, 10'u vergi cenneti olmak üzere 22 ülkede 220'den fazla şirket ve tröstten oluşan bir imparatorluğun tepesinde oturuyor. Forbes'a göre kendisi ve eşi toplam 10 milyar dolarlık servetleriyle en zengin Kazaklar listesinde başı çekiyor.
Malikaneler, şatolar, sanat eserleri
Caspian Cabals'ın ortaya koyduğuna göre, Kulibayev ve ailesi Avrupa'nın dört bir yanında malikanelere, sanat eserlerine, özel bir jete, milyon dolarlık partilere ve birçok ülkede kayıtlı şirketlere yüklü miktarda para akıttı. Offshore gizlilik bölgelerinde kayıtlı şirketler, tarım şirketlerinden bir tıp kliniğine, emlak şirketlerinden petrol ve gaz hizmet firmalarına, lüks bir mağazadan golf tatil köylerine kadar geniş bir yelpazede işletmeler satın aldı.
Kulibayev çiftinin serveti arttıkça, bir zamanlar İngiliz kraliyet ailesinin bir üyesine ait olan İngiltere'deki bir malikane, Almanya ve İsviçre'deki şatolar ve Akdeniz'e bakan gözde bir İspanyol malikanesini içeren Avrupa'daki emlak portföyleri de arttı.
Caspian Cabals'ın gösterdiği üzere Batı'nın petrol anlaşmaları bir kleptokrasinin ve Putin'in Rusya'sının güçlenmesine yardımcı olurken Kulibayev, petrol zenginliğiyle kurduğu imparatorluğunu Batı'da offshore hesaplar ve lüks gayrimenkullerle büyüttü. Kazakistan'daki sivil toplum kuruluşları ve uluslararası savunuculuk grupları, Batılı hükümetlere, Kulibayev ve benzerlerinin faaliyetlerini daha sıkı denetleme çağrısı yapıyor.
Editörün notu: ICIJ, Panama Papers, Pandora Papers gibi ödüllü soruşturmalarıyla tanınan bağışçı destekli küresel bir haber merkezi. ICIJ araştırmaları, dünya çapındaki gazetecilerle iş birliği yoluyla önemli alanlarda reform ve şeffaflığı teşvik etme amacı taşıyor.