1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erbakan: Öcalan ile müzakere uygun değil

28 Kasım 2024

Bahçeli'nin Öcalan çağrısını Erdoğan'dan habersiz yapmasının mümkün olmadığını söyleyen Fatih Erbakan, "Terör örgütüyle müzakereye veya Öcalan'ın serbest bırakılmasına kesinlikle karşı olduklarını" vurguladı.

https://p.dw.com/p/4nWTG
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ve partinin önde gelen isimleri
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin kuruluşunun 6'ncı yıldönümü dolayısıyla gazetecilerle bir araya geldiFotoğraf: Gülsen Solaker/DW

Yeniden Refah Partisi (YRP) Genel Başkanı Fatih Erbakan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan ve DEM Parti ile ilgili yaptığı çağrıları Cumhur İttifakı ortağı AKP'den habersiz yapmasının söz konusu olamayacağını söyleyerek, Öcalan'ın serbest kalmasını kabul edemeyeceklerini ancak Kürt vatandaşların haklarını müzakere edebileceklerini kaydetti.

Milli Görüş çizgisindeki Yeniden Refah Partisi'nin kuruluşunun altıncı yıldönümü nedeniyle gazetecilerle bir araya gelen Erbakan, gündemdeki konulara dair soruları yanıtladı.

"Bebek katilinden medet uman politika"

Bahçeli'nin çağrıları ile gündemde olan ve DEM Parti'nin İmralı'ya giderek PKK lideri Öcalan ile görüşmesini öngören sürece dair sorular üzerine partisinin görüşünü açıklayan Erbakan, "Terör örgütüyle müzakereye veya terörist başının serbest bırakılmasına kesinlikle karşı olduklarını" kaydetti.

Erbakan, "bebek katili" olarak nitelendirdiği Öcalan'ın serbest bırakılmasının ya da gelip Meclis'te konuşmasının şehit ve gaziler ile 40 senelik terörle mücadelenin hatırına saygısızlık olacağını söyleyerek, iktidarın Öcalan'dan medet uman bir politika yürüttüğünü belirtti ve şunları kaydetti:

"Öcalan ve terör örgütü ile müzakere uygun değil. Ama ülkenin bölünmez bütünlüğüne halel getirmeyecek şekilde, Kürt vatandaşların mahrum oldukları hakları varsa bunları teslim için bir süreç yürütülebilir. Ancak terörist başının serbest bırakılması bizim kabul edebileceğimiz bir şey değil."

Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nın silah bırakacağını düşünmenin "sığ bir yaklaşım" olduğunu da söyleyen Erbakan, Suriye'deki Kürt oluşuma dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyelim PKK silah bıraksa bile orada bir de bizim için asıl tehdit olan PYD ve YPG var. 140 bin kişilik, bazı ifadelere göre 100 bin kişilik bir terör ordusu kurulmuş yanı başımızda. Sadece uzun menzilli füzeleri, savaş uçakları ve tankları yok. Bunun dışında her türlü silah ve teçhizata, termal kameralar, gece görüş dürbünleri, uçak savarlar, toplar, ağır makinalı silahlar, her türlü ağır silahla teçhiz edilmiş bir terör ordusu. Bunlar silah bırakmadıktan sonra şu anda belki kendilerinin bile çok önem vermedikleri PKK çatısı altındakilerin silah bırakması yeterli olmaz."

"Mayınlar Bahçeli'nin kucağında patlıyor"

MHP'nin bu son süreci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın haberi olmadan, ona rağmen başlatamayacağını da belirten Erbakan, en basit konularda bile çok ciddi istişareler yapan iki ortağın koordinasyon içinde olduğunu düşündüğünü ifade etti.

 "Böyle bir süreci milliyetçi bir aktörle başlattılar" diyen Erbakan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mayınların Bahçeli tarafından patlatılması üzerine Erdoğan'ın bir plan kurduğuna ilişkin yorumlar var. Tabii Sayın Bahçeli bunları söylüyor ve mayınlar da kendi aslında kucağında patlıyor bir yandan. 50 seneden fazla bir zamandır PKK ile ilgili görüşü belli olan, milliyetçi çizgi üzerinde siyaset yapan, vatan millet söylemi üzerinden siyaset yapan bir partinin lideri olarak kendisinin söylemesinin başka birinin söylemesine göre daha az tepki çekeceğini ve daha etkili olacağını düşünerek, ona bunları söyletiyorlar diye görüyorum."

MHP lider Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Erbakan, Bahçeli'nin Öcalan çağrısını Erdoğan'dan habersiz yapmadığı görüşünde. Fotoğraf: Mustafa Kamaci/AA/picture alliance

Asıl plan olarak Irak, Suriye, İran ve Türkiye'deki Kürt bölgelerinin birleştirilerek "İsrail kuklası bir terör devletinin kurulması" için çalışmalar yapıldığını da savunan Erbakan, böyle bir plana onay vermelerinin söz konusu olamayacağını belirtti.

"DEM Parti'nin taleplerinin ikisi müzakere edilebilir"

DEM Parti ile yaptıkları görüşmeye dair de bilgi veren Erbakan, şöyle konuştu:

"DEM bize üç tane talebimiz var, özerklik ya da federasyon istemiyoruz dedi. Birincisi ana dilde eğitim, ikincisi yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması, üçüncüsü de anayasadaki vatandaşlık tanımının etnik temelli olmaması. İki tanesi müzakere edilebilir anayasadaki tanım dışında."

Erbakan, Türkiye'deki resmi dilin ise Türkçe olduğunu ve başka dil tanımlanması durumunda bunun Kürtçe dışında da dillerin mevcudiyeti nedeniyle kaos yaratacağını söyleyerek, Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulabileceğini ya da Kürtçe eğitim yapacak özel kolejler açılabileceğini belirtti.

"Asıl amaç Erdoğan'ı yeniden seçtirmek"

Cumhur İttifakı'nın asıl hedefinin Erdoğan'ın yeniden seçilmesi için DEM Parti grubunun desteğinin alınması, referanduma gitmeden Meclis'te anayasa değişikliğini yapmak ve hatta Erdoğan'ın yüzde 40 artı 1 ile seçilmesini sağlamak olduğunu savunan Erbakan, Erdoğan'ın yeniden adaylığına bakışlarını ise şöyle aktardı:

"Biz bir kez daha aday olmaması gerektiğini söylüyoruz. Yoruldu, yaşı ilerledi. Bu saatten sonra bir beş sene daha bu yükü üstlenmesi kendisi için de sıkıntılı. Bu nedenle bir kenara çekilmesinin daha uygun olacağını hep söylüyoruz."

Erbakan, erken seçim olması gerektiğini hep söylediklerini de ifade ederek, seçim için 2025 sonbaharı ya da 2026 ilkbaharını uygun gördüklerini, ikinci ihtimalin daha ağır bastığını kaydetti.

"Askeri vesayetin yerini Beştepe vesayeti aldı" 

Erbakan, AKP'nin iktidarı döneminde askeri vesayeti kaldırdığını ama bu kez onun yerine bir "Beştepe vesayeti" geldiğini söyleyerek, "Bir vesayetten kurtulup bir diğer vesayete düçar olduk" diye konuştu.

Özgürlüklerden geri gidildiğini de söyleyen Erbakan, "Yıllarca ülkemize hizmet etmiş Nasuh Mahruki'nin sosyal medya paylaşımı sebebiyle tutuklanmasını kabul etmiyoruz" dedi.

Ekonomik imkanların AKP iktidarları döneminde "faiz lobisine" aktarıldığını da söyleyen Erbakan, AKP'nin 240'tan fazla devlet kuruluşunu teslim almalarına rağmen ülkenin şu an elinde 70 tanesinin kaldığını, onların da Varlık Fonu'na alındığını kaydetti.

"Partide çözülme yok"

Erbakan, Yeniden Refah Partisi'nin kuruluşundan bu yana geçen altı yıl içinde üyesi sayısının 600 bini bulduğunu ve üyelik sayısı açısından Türkiye'nin üçüncü büyük partisi haline geldiklerini kaydetti. Erbakan hedeflerinin yaz aylarında 1 milyon üye olduğunu da sözlerine ekledi.

14 Mayıs genel seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın ortağı olan, 31 Mart yerel seçimlerine ise her yerde kendi adaylarıyla giren Yeniden Refah Partisi sürpriz bir oy artışı ile yüzde 6,20'ye ulaşmıştı. Bu oy oranı ile bir büyükşehir, bir il ve 38 ilçe belediyesini kazanan YRP'li belediyelerden son dönemde bazı istifalar yaşanmaya başlamıştı.

Erbakan yerel seçim sonrasında partiden istifa eden belediye başkanları ile ilgili olarak ise şunları kaydetti:

"Bu başkanların muhalefet belediyesi olarak mali sıkıntılarla uğraşmak yerine daha rahat ederim diye düşünmüş olma ihtimali var. Ancak istifa eden belediye başkanlarımız, bizim partimizin kuruluşundan itibaren bizimle birlikte olan, bizim teşkilatımızın içerisinde olan kimseler değil. Dolayısıyla parti tabanında, ana kadrosunda, çekirdek kadrosunda veya teşkilatlarında bir çözülme, AK Parti'ye gitme gibi yorumlanması son derece yanlış."

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.