Esad rejiminin işlediği suçlar yargıya taşınacak mı?
16 Aralık 2024Suriye'de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) öncülüğündeki isyancı silahlı grupların başkent Şam'da kontrolü sağlaması aynı zamanda eski lider Beşar Esad'ın yıllar süren zulmünün de sonu oldu. Esad, işkence ve kendi halkına karşı zehirli gaz kullanmak gibi suçlarla itham ediliyor.
Sivil toplum kuruluşu Suriye İnsan Hakları Ağı'na (SNHR) göre, ülkede iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana 15 binden fazla kişi işkenceyle öldürüldü. SNHR, bu ölümlerin yüzde 98'inden Suriye rejiminin silahlı kuvvetlerini, kalan yüzde 2'sinden ise HTŞ dahil, ülkedeki milis grupları sorumlu tutuyor. HTŞ, Batılı ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.
SNHR tarafından kaydedilen 150 binden fazla keyfi tutuklamanın büyük çoğunluğunun da Esad rejiminden kaynaklandığı belirtiliyor.
Suriye'deki durum Batı açısından hâlâ belirsizliğini korurken, geçici hükümetin Başbakanı Muhammed el Beşir ve HTŞ lideri Ebu Muhammed el Colani, yeni bir barış ve istikrar döneminden bahsediyor.
İnsan hakları örgütü Avrupa Anayasal ve İnsan Hakları Merkezi'nden (ECCHR) Patrick Kroker, Suriye'nin yeni bir sayfa açabilmesi için Esad rejiminin işlediği suçların üzerine gidilmesinin önemli olduğunu düşünüyor. DW'ye konuşan hukukçu Kroker, buradaki amacın, olası intikam duygularını, şiddet dolu geçmişe uygun bir cevap niteliğindeki bir sürece kanalize etmek olması gerektiğini söylüyor.
Suriye, ceza mahkemesine katılacak mı?
Suriye'nin eski lideri Esad hakkında iddianame hazırlanması için en uygun mahkeme Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM). Bu mahkeme, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar gibi konularda bireylerin kişisel sorumluluklarına hükmediyor.
Ancak ne Suriye ne de Beşar Esad'ın kaçtığı Rusya, UCM'ye taraf devletler. Bu da mahkemenin yargı yetkisini, Suriye konusunda kullanamayacağı anlamına geliyor.
Köln Üniversitesi Ceza Hukuku ve Uluslararası Hukuk Profesörü Claus Kreß, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararı yoluyla UCM'nin harekete geçirilmesinin mümkün olabileceğini ancak Rusya'nın vetosu nedeniyle bunun başarısız olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu belirtiyor.
Bu durumda en pratik çözüm, yeni Şam hükümetinin, ülkenin UCM'ye katıldığını ilân etmesi olur. Böylece Suriye, geriye dönük olarak da UCM'nin yargı yetkisine tâbi olabilir.
Uluslararası ceza hukuku uzmanı Kreß, "Böylece Esad da hukuken UCM'nin hedefi haline gelecektir" diyor. Ancak Kreß'e göre, Rusya'nın Esad'ı yakın gelecekte mahkemeye teslim etmesi, siyasi açıdan pek olası değil.
Ülkedeki cezai kovuşturmalar
İnsan hakları uzmanı Kroker ise yeni Suriye hükümetinin Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taraf olmayacağı görüşünde. Kroker, adalet meselesinin bizzat ülke içinde karara bağlanacağını tahmin ediyor.
Ajanslardan gelen haberlere göre gerçek adı Ahmed Hüseyin el Şara olan HTŞ lideri el Colani, işkence eylemlerine karışmış eski subayların bir listesini çıkararak, yurtdışına kaçmış olanlar da dahil olmak üzere, tümünü adalete teslim etmeyi planlıyor.
Kreß, geçmişe dönük suçların mahkemeye taşınabilmesi için Suriye ceza kanununa "insanlığa karşı suçlar" ve "savaş suçları" tanımlarının dahil edilmesi gerektiğini kaydediyor. Bu tür düzenlemeler, mevcut Suriye yasalarında genellikle bulunmuyor.
Uluslararası hukuk profesörü, ayrıca Suriye'deki mevcut yargı sisteminin böyle bir cezaî kovuşturma süreci için uygun olup olmadığının da incelenmesi gerektiğini vurguluyor. Suriye ve uluslararası bileşenlerin olduğu bir modelin daha kuvvetli bir ihtimal olduğunu belirten Kroker, Suriye'de bağımsız yargıçlar ve yeterli sayıda uzmanlaşmış yargı ve güvenlik personelinin bulunup bulunmadığının asıl soru olduğunu kaydediyor.
"Kanıtlar güvence altına alınmalı"
ECCHR'de Suriye çalışmalarını yöneten Kroker, "En önemli şey, bu inanılmaz miktardaki delilin profesyonel şekilde ele alınması" diyor ve ekliyor: "Örneğin, toplu mezarlar profesyonel olmayan bir şekilde gelişigüzel açılmamalı. Yerel halkın acısını paylaşarak Sednaya hapishanesi gibi suç mahalleri ya da gizli servis belgeleri gibi deliller yok edilmemeli. Bunların uzmanlar tarafından güvence altına alınması gerekir."
Birleşmiş Milletler düzeyinde de kanıtların güvence altına alınmasına yönelik girişimler mevcut. BM bünyesindeki Uluslararası, Tarafsız ve Bağımsız Mekanizma (IIIM), 2011 yılından bu yana Suriye'deki olası suçlara ilişkin bilgi ve kanıt topluyor ve bunları mahkemelerin kullanımına sunuyor.
Diğer ülkelerdeki hukukî süreçler
Suriye'de işlenen suçlarla ilgili olarak Almanya ve Fransa gibi üçüncü ülkelerde de davalar açıldı. Örneğin Suriyeli eski bir istihbarat servisi albayı, 2022 yılında Almanya'nın Koblenz kentinde "insanlığa karşı suç işlemekten" ömür boyu hapse mahkûm edildi. ABD'de de Suriye'deki bir cezaevinin eski müdürü, işkence iddialarıyla suçlanıyor.
İnsan hakları uzmanı Kroker, şimdiye kadar bu tür bir yargılamanın "durumla yüzleşmenin mümkün olan en iyi yolu" olduğunu söylüyor. Ancak şimdi koşullar farklı, çünkü kanıtlara ve potansiyel faillere erişim var. Kroker, yeni Suriye hükümetini, uluslararası uzmanların destek için ülkeye girmesine izin vermeye ikna edecek uluslararası bir girişim umuyor.