AB El Kaide geçmişi olan bir örgütle diyalog kurabilir mi?
13 Aralık 2024Avrupa Birliği (AB) de uluslararası toplumun kalanı gibi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın hızlı çöküşüne hazırlıksız yakalandı. Geçmişinde El Kaide ile bağlantılı olan radikal İslamcı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki isyancıların hızlı başarısı AB'ye yeni durum karşısında strateji belirlemek için çok az zaman bıraktı.
AB, Esad'ın düşüşünü memnuniyetle karşılıyor ancak muhalifler ve gerçek adı Ahmed el Şara olan 42 yaşındaki liderleri Ebu Muhammed el Colani'ye nasıl yaklaşması gerektiği konusunda kararsız.
Bir AB sözcüsü, Batılı devletler tarafından terör örgütü olarak nitelendirilen radikal İslamcı HTŞ ile şu ana kadar hiçbir temaslarının olmadığını bildirdi.
Colani ve örgütüne nasıl yaklaşacağı konusunda birçok sınama ile karşı karşıya olan Brüksel, şimdilik isyancıları gelecekteki eylemleriyle yargılamak üzere bekle-gör politikası izliyor.
AB, El Kaide geçmişi olan bir grupla görüşebilir mi?
Colani'nin geçmişine bakıldığında AB'nin neden tereddüt ettiği anlaşılabiliyor.
ABD'nin Irak işgaline direnmek üzere El Kaide'ye katılan Colani daha sonra girdiği Bucca hapishanesinde cihatçılarla bir aradaydı. Colani, Amerikan PBS kanalına verdiği bir mülakatta yıllar önce IŞİD'e maddi destek sağladığını da kabul etmişti.
IŞİD ve El Kaide güç mücadelesine girince tercihini El Kaide'den yana kullanan Colani, 2016'da bu yapı ile de bağlarını kopararak Beşar Esad'ı devirmeye odaklandı.
Colani artık bu hayalini gerçekleştirdi. Ancak hâlâ ABD tarafından 10 milyon dolar ödülle aranan bir isim. Bazı analistler Colani ve HTŞ'ye yönelik terörist tanımının belirli şartlarla kaldırılması gerektiğine inanıyor.
Sosyal medya sitesi X'te yaptığı paylaşımda, "Terör tanımının kaldırılması karmaşık ve zahmetli bir mesele" diyen Orta Doğu Enstitüsü Suriye Programı Direktörü Charles Lister, "Anladığım kadarıyla HTŞ'nin yerine getirmesi gereken, aralarında askeri, siyasi ve yönetişim reformları gibi adımların olduğu şartlar masaya konacak" ifadelerini kaydetti.
İşkence ve ölümlerle suçlanıyorlar
Eylül ayında yayımlanan Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre HTŞ'nin Şam'ın düşmesinden önce yönettiği İdlib'de Şubat 2024'ten beri birçok Suriyeli "işkence ve gözaltındaki ölümleri" protesto ediyor.
ABD'nin 2022 tarihli Suriye raporu HTŞ gibi silahlı grupların, "yasa dışı infazlar ve adam kaçırmalar ile çocuk savaşçı kullanma gibi bir dizi ihlale karıştığını" ortaya koyuyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2019 yılında en az altı kişinin gözaltında işkenceye maruz kaldığını belgelemişti.
Colani ise bu olaylarla bağı olduğunu reddediyor. Kısa süre önce Amerikan CNN kanalına verdiği röportajda, işkencelerin "emir ve talimat ile gerçekleştirilmediğini, sorumluların cezalandırıldığını" söyledi.
Batı'nın tanıması için kapsayıcılık şart
Avrupa Birliği'nin 27 üyesinin endişeleri arasında azınlıkların güvenliği, kadın hakları ve diğer muhalif gruplara eşit temsil gibi başlıklar bulunuyor.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, HTŞ'nin Şam'ı ele geçirmesinden kısa süre sonra X hesabından yaptığı paylaşımda, azınlıklar dahil tüm Suriyelilere hitap eden "kapsayıcı" bir geçiş süreci çağrısı yaptı.
Şu ana kadar HTŞ; dini azınlıklara güvenlik vaat etti, Esad rejiminin askerlerine af çıkardı, Suriye'nin mevcut başbakanıyla geçiş sürecinde iş birliğine gitti ve kadınlara nasıl giyinecekleri konusunda herhangi bir talimat verilmeyeceğini söyledi.
Bazı uzmanlar AB'nin hem Suriyeliler hem de kendi çıkarları için muhaliflerle aktif olarak diyalog kurmasını öneriyor.
AB "pozitif bir rotayı" teşvik etmeli
Yaklaşık 14 yıl süren savaşta bir milyondan fazla Suriyeli AB'ye sığındı ve Suriyeliler AB içinde en büyük sığınmacı topluluklarından biri haline geldi.
Bazı siyasi gruplar Suriyelilerin sınır dışı edilmesi gerektiğini savunurken aralarında Almanya'nın da bulunduğu bazı üye ülkeler ise Esad'ın devrilmesinin ardından Suriyelilerin iltica başvuru süreçlerini askıya aldı.
DW'ye demeç veren Avrupa Dış İlişkiler Konseyi MENA Direktörü Julien Barnes-Dacey, AB'nin Suriye'de kapsayıcı bir hükümet kurulması için yüksek siyasi dikkat ve önemli bir kaynak ayırması gerektiğini belirterek, "AB olumlu bir gidişatı teşvik etmek için hızlı ve anlamlı adımlar atmalı" diyor.
Barnes-Dacey, Brüksel'in sürece aktif katılımının "Bölgesel istikrarın sağlanması, yeni çatışmalar ve terörün önlenmesi ile milyonlarca Suriyelinin evlerine dönmesi için önemli" olduğunu ayrıca bu sayede Rusya'nın bölgedeki etkisinin kalıcı olarak zayıflatılabileceğini söyledi.
Bazı uzmanlar, HTŞ'nin "yumuşamış" olabileceğini söylerken, bazıları ise HTŞ'nin Şam'ı ele geçirdikten sonra sergilediği tutuma kuşkuyla yaklaşıyor.
Gerçek bir dönüşüm mü yoksa PR çalışması mı?
Düşünce kuruluşu Century Foundation'dan Aron Lund DW'ye yaptığı açıklamada, "HTŞ en fazla sayıda Suriyelinin desteğini alabilmek ve Batılı ve Arap devletleri ile bir çekişmeden kaçınmak için dostça bir yüz göstermeye çalışıyor. Ama bu hep böyle gitmeyebilir" diyor.
"Bu tür gruplar tehdit altında olduklarında neredeyse her zaman orijinal ve en sağlam tabanlarına geri dönerler" diyen Lund, HTŞ için bu tabanın "cihatçı sert bir çekirdek" olduğunu hatırlatıyor.
AB risklerin farkında ve şu aşamada HTŞ'nin dönüşümü gerçek mi yoksa yalnızca bir PR çalışması mı olduğunu anlamak için temkinli şekilde süreci izliyor. Birlik HTŞ'nin gelecekte ne yapacağına göre politikalarını şekillendirecek.
Birlik sözcüsü Anouar El Anouni, "HTŞ'nin sadece sözlerini değil, eylemlerini de değerlendirmemiz gerekecek" diyor.