1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Trump neden 11 hafta beklemek zorunda?

Clare Roth
7 Kasım 2024

Donald Trump'ın görevine başlaması için 11 haftalık bir süreç var. Bu süre neden bu kadar uzun? 5 Kasım ile 20 Ocak'taki yemin töreni arasında neler yaşanıyor?

https://p.dw.com/p/4mjpj
Eldivenli bir kadın oy zarflarını topluyor.
ABD'deki son başkanlık seçimi 5 Kasım 2024'te gerçekleşti.Fotoğraf: Matt Slocum/AP Photo/picture alliance

Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 5 Kasım 2024 başkanlık seçimlerinde Kamala Harris'i yenmesinin ardından şimdi Beyaz Saray'a dönmeye hazırlanıyor. Ancak Trump seçimi kazanmasına rağmen yemin töreninin yapılacağı 20 Ocak'a kadar beklemek zorunda.

Fransa'da seçimlerden sonra kazanan kişi 10 gün sonra, İngiltere'de de ertesi gün yemin ederek görevine başlıyor.

Peki ABD'de 11 hafta beklenmesinin nedeni ne?

Yeni başkan eskiden Mart ayında göreve başlıyordu

ABD'de geçmişte yüzyılı aşkın bir süre boyunca yeni seçilen başkan Mart ayına kadar beklemek zorundaydı ve mevcut hükümet de dört ay daha ülkeyi yönetiyordu. 

Bu durum 1933 yılında Büyük Buhran ekonomik krizinin en yoğun olduğu dönemde ABD Anayasası'nda yapılan 20'nci değişikliğin onaylanmasıyla değişti.

Yemin günü 4 Mart'tan 20 Ocak'a revize edildi.

O dönemde ABD'de yüzde 25 oranında işsizlik vardı. Bu da ülke tarihinin en yüksek verisi olarak kayıtlara geçmişti. George Washington Üniversitesi'nde siyaset ve tarih profesörü Matt Dallek, bunun o dönemde "kaos ve istikrarsızlığı" önlemek için yapıldığını söyledi.

 Eski ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt'in siyah beyaz fotoğrafı.
ABD 1933 yılında tarihindeki en kötü ekonomik krizini yaşarken, eski ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt (fotoğraftaki) göreve başlamayı bekliyor, eski ABD Başkanı Herbert Hoover ise görev süresinin sona ermesini bekliyordu.Fotoğraf: AP Photo/picture alliance

Seçim sonuçlarının belgelenmesi

ABD'de başkanlık seçiminden yemin törenine kadar geçen süreç oldukça karmaşık. Kaliforniya Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Erik Engstrom'un DW'ye bunun nedenini "ABD'nin seçim mekanizması son derece merkezsizdir" diye açıklıyor.

ABD'de seçim günü sandıklar kapandıktan sonra oylar, ülke genelindeki binlerce seçim bölgesinde sandık görevlileri tarafından sayılıyor. Ardından bu sonuçlar, seçim gecesi bir veri tabanına işleniyor. ABD vatandaşları, yarışı kimin kazandığına ilişkin sonuçları da bu şekilde öğreniyor. İlk veriler genelde kazananı doğru bir şekilde işaret etse de yine de resmi olmayan sonuçlar olarak kabul edilir.

Seçim gecesinden sonra her bir eyalette tasdik süreci başlar. Bu süreç, oy verme makineleri tarafından reddedilen oy pusulalarının incelenmesi, yurtdışında yaşayan ABD vatandaşlarının oy pusulalarının sayılması ve eyalet veya belediyelerdeki oyların sayımıyla ilgili her türlü ihtilafın ele alınması gibi görevleri içerir.

Al Gore ile eski ABD BaşkanıGeorge Bush arasında 2000 yılında yapılan seçimler bu anlaşmazlıklardan birine örnek teşkil ediyor. Gore'un kampanyası Florida'daki oyların yeniden sayılmasını talep etmişti. Eyalet düzeyinde açılan çok sayıda davanın ardından Yüksek Mahkeme 9 Aralık 2000 tarihinde talebin reddine karar vermişti.

Eski ABD Başkanı George W. Bush siyah bir montla elini kaldırmış görev yemini ediyor.
2000 yılındaki seçimlerde Bush ile Gore arasındaki Florida'daki oylar hakkında anlaşmazlık yaşanmıştı.Fotoğraf: Frazza/dpa/picture-alliance

Seçmenler başkan için değil, seçiciler için oy veriyor

Her türlü ihtilaf ihtimali ortadan kalktıktan sonra görevliler sonuçları, valinin onaylaması için eyalet hükümetlerine iletir. Diğer birçok ülkenin aksine ABD başkanları halkın çoğunluk oyuyla değil, ABD Seçiciler Kurulu'ndaki seçiciler tarafından belirlenir. Dolayısıyla seçmenler ABD başkanlık seçimlerinde oy kullandıklarında aslında başkan için değil, seçiciler için oy kullanmış olurlar.

Missouri örneğinde Harris ve Trump eyaletteki 10 Seçiciler Kurulu oyu için yarıştı. Medya, Trump'ın eyaletteki oyların çoğunu aldığını, dolayısıyla 10 Seçiciler Kurulu oyunun da tamamını kazandığını duyurdu.

Bir adayın seçimi kazanabilmesi için Seçiciler Kurulu'nda 270 oya ihtiyacı var. Dolayısıyla vali sonuçları onayladığında aslında Seçiciler Kurulu listesini onaylamış oluyor. Seçiciler Kurulu da Aralık ayı ortasında eyaletin resmi oylarını vermek üzere toplanır. Verdikleri oylar da Kongre'ye gönderilir.

Kongre'de oy sayımı yapılıyor

Kongre, 50 ABD eyaleti için verilen Seçiciler Kurulu oylarını saymak üzere 6 Ocak'ta toplanır. ABD Başkan Yardımcısı bu toplantılara başkanlık eder ve kazananı açıklar.

Donald Trump 2021'de 2020 seçimlerinin kendisinden "çalındığını"iddia etmiş, bu da aşırı sağcı Trump destekçilerini 6 Ocak'ta ABD Kongre Binası'nı basarak oy sayımını durdurmaya çalışacak kadar kızdırmıştı. Joe Biden o günün ilerleyen saatlerinde gerçek kazanan olarak ilan edilmişti.

Önümüzdeki iki hafta boyunca, 20 Ocak'ta gerçekleşecek olan yemin gününe kadar, yeni ABD Başkanı kabinesini açıklayacak.

Washington'daki kongre binasının önünde toplanmış Trump taraftarları.
6 Ocak 2021'de Trump taraftarları Kongre Binası'nın önünde toplanmıştı.Fotoğraf: Tayfun Coskun/AA/picture alliance

Yemin günü "tarihi eser" gibi

Seçim günü ile yemin günü arasında bu kadar uzun bir zaman farkı olmasının bir nedeni de lojistik ve tarihle ilintili.

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Berkman, bu zaman aralığını DW'ye "Bu bir tür tarihi eserdir" diyerek anlatıyor. Berkman, 1789'da ABD Anayasası oluşturulduğunda var olan 13 eyalete atıfla "13 eyaletten yemin töreni için New York'a gelmek zordu" diyor. Berkman'a göre o dönemde ABD yönetiminin merkezi olan New York'a erişimin zorluğu, seçim sürecinin tasarlanmasında büyük rol oynadı.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?